21 Haziran 2008 Cumartesi

Kanchanaburi / Turist Doruk Tayland Kırsalında

Bugün tam bir turist gibi takıldım(nedense turist olduğumu kabullenmek istemiyorum). Uzaktan bakınca maceradan maceraya koşmuşum gibi görunebilir ama aslında bildiğiniz turistik bir tura çıktım.

Sabah bambudan yapılmış sallarla nehir raftingi, ardından fillerin sırtında safari, kwai köprüsünde yürüyüş ve son olarakta kaplan kampına gittim. Internetten bakarken hepsi cok acaip gorünüyordu fakat buraya gelince hepsinin yalandan olduğunu anladım. Rafting durgun bi suda 5 dakika sürdü. Fil safarisi 15 dakika sürdü ve böyle bişeye katıldığım için sonradan çok utandım. Ellerinde çekiçler olan fil sürücüleri zavallıların kafasına vura vura yürütüyordu. Benim bindiğim filin(ismi juno'ydu) psikolojik sorunları vardı galiba; sürekli olarak kafileden ayrılıp abuk subuk yollara giriyo, orta kalınlıktaki ağaçları hortumuyla çatırt diye kırıp, çığlıklar atıyordu. Sahibide Juno Juno diyip elindeki çekici doing diye hayvanın kafasına indiriyordu(bi ara bizi üstünden atacak diye baya tırstım). Gezinin sonunda kendimi affettirmek icin bir sepet muz alip besledim cocugu. Aramizda husumet kalmadi, dostça ayrıldık.

Kaplan kampı da tam bir salaklıktı. 5-6 tane kaplanı mayıştırıp, zincirlemişler. Seni de kolundan tutup yanlarına gotürüyorlar. Sevmek icin 5 saniyen var, o sırada da gorevlilerden biri fotografınızı çekiyor. Turistler eve döndüklerinde "baaak, kaplan sevdim ben" desin diye kurulmuş bir hayvanat bahçesi yani. Bir de utanmadan oraya bir rahip oturtmuşlar. 1000 baht verirsen kaplan, rahip ve senin büyük boy fotonu basıp veriyorlar. Kaplan kampına gitmeyin, gidenlerin cesaret hikayelerine inanmayın.

Kanchanaburi'den ayrılıp Bangkok tren istasyonuna gittim. Chaing Mai'ye gitmek icin yola çıktım. Tren ilk bakista çirkin ve kalabalık görünsede sonradan süper olduğunu anladım. Kocaman bir yatağın, kocaman bir penceren ve kimse seni gormesin diye etrafını kapatabileceğin bir perden var. Asıl bomba: bir tane garson sürekli olarak yatağına bira ve yemek servisi yapıyo, ayrıca kafanı pencereden uzatıp sigara içebiliyorsun. Dolunay da geceyi aydınlattığı için hayatımın en güzel yolculuklarından birini yaşadım. Bir gün önceki sıkıntıları da tamamen unuttum.

Not: Fotoğrafları yine yükleyemiyorum :( Internet kafeci abi tüm USB deliklerini kapatmış. Kullanmak yasak falan diyo, anlamadim. Gıcık işte.

Hiç yorum yok: