Yaa gecenlerde basimiza cok acaip bi olay geldi. Aman hic durmayim yetistireyim dedim.Maceramizin yeni kahramanlari cencoz, zuzu ve ben tapinaklari falan dolasalim diye sabahin erken saatlerinde yollara koyulduk. Ilk hedefimiz kaldigimiz yerin yakinlarinda olan Grand Palace'ti. Yolda yururkene tombik bir abi yanimiza yaklasip "hey hav ar yu, ver ar yu goink" falan dedi. Bizde gayet safca planlarimizi anlattik. "Ah turistler vah turistler pazar gunu bu saatte orasi hic acik olur mu? Siz saat bire kaar bu tapinaklari gezin, hatta gezmek icin bi tane tuk tuk bulun, bugun cok ucuz" diyip, bize detayli bir sekilde gezmemiz gereken onemli yerleri anlatti . Biz de eyvallah deyip kendimize baska bi yol tuturduk. O yolda karsimiza onlarca tuktukcu cikip, bizi bir suru yere, cok ucuz fiyata gezdirmek istediklerini soylediler. Biz de hepsini reddedip yolumuza devam ettik. Ama gormeniz lazim, ibneler sivrisinek gibi, birini kiskisliyorsun oburu geliyo, birine hayir diyorsun oburu ensenden isiriyo. En sonunda kurtulamayacagimiz anlayip birine bindik ve cok iyi oldugunu dusundugumuz bir fiyata anlastik. Bir temple iki temple derken, tuktukcu bizi black budha diye bir yere goturdu. Ordaki gorevliler "15 dakka sonra iceri girebilecegimizi soyleyip, bahcede beklememizi soylediler. "Tabiki diyip bi koseye oturduk ve sigaralarimizi yaktik. O sirada yanimiza cekik gozlu bir abi seyeirtti. Nerdensiniz, vaov turkey, ne de guzel futbol takiminiz var gibilerinden muhabbetlerden sonra ben de singapurluyum burdan mucevher alip yutdisinda iki katina satiyorum" dedi. Hatta satin aldigi mucevherlerin faturasini gosterip mutlaka siz de alin, bu firsat kacmaz demeye basladi.
Taylanda gelmeden once eksi sozlukte senaryosunu okudugum hikaye birebir gozumuzun onunde oynamaya baslamisti. Cencozla aramizda konustuktan sonra adamin bizi dolandirmaya calistigina kanaat getirdikten sonra ve zuzuyu da alip hemen ordan kactik. Bizim salak tuktukcu heyecanla "sizi export centre'a(singapurlunun bahsettigi mucevher ortami) goturuyum mi diyince buyuk bir kumpasin icinde oldugumuzu anladik. Zuzu, " Biz oraya daha once gittik, simdi lucky bubha'ya gitmemiz lazim" dedi ve adam bizi sacma bi tapinaga birakir birakmaz basa gazip gitti. Saat 11 civarlarinda ilk duragimiz olan Grand Palace'a kendi kendimize ulastik. Bir de ne gorelim, megersem her gun sabah sekizden aksam bese kadar acikmis, megersem taa en basinda yolumuzu degisteren tatli tombik abi ve hatta bizi diger tapinaga sokmayan gorevliler bile oyunun icindeymis.
Yedik mi, yemedik! Ama tabiki bu komplike oyun karsisinda agzimiz acik kaldik. Iki gundur sadece taksiye biniyoruz ve geldigimizden beri ibne tuktukcular tarafindan ne kadar kaziklandigimizi anliyoruz. Siz siz olun Tayland'da tuktuka binmeyin, binenleri siddetle kinayin. Taksiler uc kati ucuzmus.

Eyvallah cek eyvallah

Tapinaklarin sabani oldum.
Altindag'dan genel gorunum.
Lumphini park.
Yarin aksam guneylere dogru yol aliyorum. Uzun bir sure yazamam heralde. Hepinizi opuyorum, siz de beni opun.
